Eğitim; bir ülkenin her türlü gelişme, kalkınma ve ilerlemesinde stratejik sektörlerin başında gelmektedir. Eğitim kurumları, toplumdan hem etkilenirler hem de çıktıları aracılığıyla toplumu etkileme gücüne sahiptirler.
Eğitim sürecini doğru şekilde planlamış, fiziki ve teknolojik alt yapısını ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlemiş ardından bunları etkin ve verimli bir biçimde kullanan ülkeler ekonomik ve sosyal alanlarda da başarıyı yakalayabilmektedirler.
21. yüzyıl ile birlikte dünyada başlayan değişim süreci, pandemi dönemi de dikkate alındığında yeni ve çok hızlı bir dönüşüme girmiştir. Dünya bir anlamda yeniden kurulmaktadır. Ülkeler peş peşe eğitim ve yönetim reformları yapmaktadırlar. Değişim, yeni fırsatlar getirdiği gibi iyi yönetilmediği takdirde tehdit kaynağı da olabilmektedir. Ayrıca, hızlı bir şekilde değişen ve dönüşen bu süreçte insani olgular, erdem ve toplumsal duyarlılığa daha çok ihtiyaç duyulduğu aşikârdır. Eğitim süreçleri ise, toplumlardaki bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik olarak, küresel barış ve asgari düzeyde insani ve vicdani duygulara sahip bireyler yetiştirmeyi merkezine almak zorundadır.
Millî Eğitim Bakanlığımızın yakın zamanda yayınladığı ve uygulamaya geçirdiği “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” bu bağlamda ülkemizin geleceği için önemli bir adımdır. Bilgi, beceri, yeterlik ve yetkinlik yolculuğunda temel değerler ile desteklenmiş, kendi kültür ve medeniyet bilincine sahip, dünya ile bilim, teknoloji ve diğer alanlarda rekabet edebilecek donanımda bir gençliğin yetiştirilmesinde bizler de üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Hatırlatmakta fayda var ki böyle bir modeli uygulayacak olan öğretmenlerimizin yetiştirildiği üniversitelerimizin de bu modele göre bir öğretmen yetiştirme stratejisi geliştirmeleri elzemdir. Eğitim fakültelerimizin acilen maarif modelinin öngördüğü öğretmen yeterliklerine göre öğretmen yetiştirme yolunca acil adımlar atmaları gerekmektedir.
Eğitim sistemlerinin etkili ve verimli olmasındaki temel faktörlerin başında; eğitim yöneticileri ve öğretmenlerle birlikte fiziki mekân ve teknolojik alt yapının yeterli düzeyde sağlanması gelmektedir. Dolayısıyla eğitime yapılacak her türlü yatırım bir anlamda toplumun geleceğinin şekillenmesini sağlayacaktır. Bunun için eğitimde her alanda kapasite geliştirmeye ihtiyaç vardır. Temel anlamda insan kapasitesinin geliştirilmesi ise diğer alanların gelişmesine katkılar sağlayacaktır.
Bu nedenledir ki; eğitimde yapı taşı görevini gören okullar, nitelikli insan yetiştirmede ve ülkenin refah düzeyinin arttırılmasında hayati bir önem taşımaktadır. Sadece ülkemizde değil, diğer ülkelerdeki eğitim sistemlerinde de çeşitli sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Ülkelerdeki eğitim sistemi sorunları, toplumun diğer alanlarını da olumsuz yönde etkilemekte ve bu sorunların giderilmesi için tedbirler alınması elzemdir.
Okullarımız ise beklentilerin ötesinde bir kabul düzeyiyle halkımızın teveccühüne mazhar olarak öğrenci sayısını arttırmasına rağmen, Bakanlığımızın ve hükümetimizin uyguladığı bir kısım teşvikler özel öğretim kurumlarını canlandırsa da istenilen seviyeye gelemediğimiz aşikârdır.
Dolayısıyla gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilmemiz, insan kaynaklarının sağlıklı eller tarafından yetiştirilmesine yönelik yapılacak programlar ve eğitim için harcanacak her kuruş ülkemizin gelişimi, kalkınması, nitelikli iş gücü kısaca geleceğimiz için hayati önem arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Cumhuriyet tarihi boyunca eğitime kaynak ayırmada zirvede yer alan bir dönem olmasına rağmen bu kaynakların arttırılması ve etkin kullanılması son derece önemli bir konu olarak ele alınmalıdır. Özellikle son yıllarda bütçeden eğitime ayrılan kaynaklarda özel sektörün yararlanmasına ilişkin kısmi bir artış olmasına rağmen ülkemizin okul çağındaki genç nüfusunu dikkate aldığımızda bunun arttırılması gerektiği görülmektedir.
Ayrıca;
• Gençlerimizin dünya ile başarılı bir şekilde rekabet edebilmeleri ve sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlayabilmeleri için yeteneklerinin, bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi,
• Sosyal, ekonomik ve coğrafi etmenler dikkate alınarak; öğrencilerimizin eğitimde yeterli fırsata sahip olabilmesi amacıyla ortaya konan politikaların hayata geçirilmesi,
• Ülkemizdeki eğitim kurumlarına ek olarak özel öğretim kurumlarının öğrencilerimize dünyayla rekabet edebilmelerine yönelik imkânları sunabilmesi için merkezi, il ve yerel düzeyde her türlü faaliyetlerde ve teşviklerde desteğin arttırılması,
• İyi öğretmen yetiştirmeye ve öğretmenlerin yaşam standartlarını yükseltmeye önem verilmesi,
• Öğretmenlerimize yönelik Milli Eğitim Akademisi’nin kurulması,
• Çocuğun okul döneminden önce oyun çağında sosyalleşmesi için okul öncesi eğitimi çok faydalı ve olmazsa olmaz olup bunun özel sektör dâhil teşvik edilmesi,
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına ve büyümesine büyük bir katkı sağlayacak, Türkiye Yüzyılı’nın inşasını hızlandıracak ve mazlum milletlerin umudu olma yolunda her türlü vesayete dur diyen milletimizi tarih sahnesinde yeniden başrolde olmasını sağlayacaktır.
Ayrıca, özel sektörün her açıdan desteklenerek yük almaya talip olan bizlerin yaşadığı sorunların ortaya koyulmasında ÖZDER aktif şekilde rol alacaktır.
Özellikle ÖZDER;
1. Eğitim politikalarının oluşturulmasında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm birimleriyle Bakanlığımıza yardımcı olmaya devam edecektir.
2. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline yönelik yapılacak çalışmalarda katkı vermeye devam edecektir.
3. Özel sektörün geliştirilmesi ve özellikle mesleki eğitim konusunda Bakanlığımız ile sivil toplumlar arasında köprü olmaya devam edecektir.
4. Yerel yönetimlerle sivil toplum arasında koordinasyonun sağlanması ve projeler üretilmesini sağlayacaktır.
5. Demokrasimizin ve milletimizin yanında olmaya devam edecek, vesayet rejimlerine karşı duruşuyla bunu bulunduğu her yerde de kararlılıkla sürdürecektir.
6. Eğitim sorunlarına ilişkin çalıştaylar düzenleyerek bunu bir enstitü ile taçlandıracaktır.
Sonuç olarak;
Ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na yönelik hedeflerine ulaşmasında, genç kuşaklarımızı aklen, bedenen ve ruhen yüceltip yükselterek hem milletimize hem de insanlık ailesine fayda sağlayan bireyler haline getirecek ve gönülleri irşad edecek olan öğretmenlerimizin ve geleceğimiz olan öğrencilerimizin 2024-2025 eğitim öğretim yılını tebrik ediyorum. Yaşadığımız sıkıntıların ancak eğitimle, Bakanlığımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın üstün gayretleriyle çözülebileceğini düşünüyorum. Çocuklarımız ve öğretmenlerimiz mutluluğu hak ediyorlar. Mutluluğu hak edenlere selam ederken ebediyete intikal eden bütün eğitimcilerimizi ve şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Sonraki Makale ÖZDER (Özel Okullar Derneği) Özel Okullar Toplantısı